CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “AKP ve MHP’ye sesleniyorum; CHP’yi terörle, terör örgütleriyle aynı cümlede kullanamazsınız. CHP, bu devleti kuran partidir. Bugüne kadar yıllarca insanlarımızın milliyetçi duygularını sömürerek siyaseten var oldunuz. HÜDA-PAR ile aynı safta olan sizler, terör örgütleri konusunda ahkam kesecek konumda değilsiniz. Sizin safınız, Gaffar Okkan’ın katillerinin safıdır. Siz önce Sinan Ateş cinayetinin hesabını verin. Kendi evladına sahip çıkmayanlardan milliyetçi olmaz. Bir terör saldırısından medet umacak kadar acizsiniz. MHP Genel Başkanı da bu acizlikten nasibini almış olmalı ki DEM Parti’nin İstanbul’da aday çıkarmasına sinsi bir planın parçası demiş. Sayın Devlet Bahçeli, bir rekabetten nasıl sinsi bir plan çıkardı bilemiyoruz ama sinsilik deyince bu ülkedeki tek adresin kendisi olduğunu biliyoruz. Şu son günlerde yaşananlar gösterdi ki iktidarın adil ve eşit bir seçime girme cesareti yok. Bu nedenle akıllarına gelen her yönteme başvuruyorlar” dedi.
CHP Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, parti genel merkezinde bugün yapılan MYK toplantısının ardından, basın toplantısı düzenledi. Yücel’in açıklamaları şöyle:
“SEN TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ KALMAMIŞ, EN AZ 22 BİN KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ HATAY’I NASIL TEHDİT EDERSİN ERDOĞAN? SEN NASIL BİR ADAMSIN”
“Öncelikle, ülkemize ve milletimize Maliye, Enerji ve Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı gibi önemli görevlerle uzun yıllar hizmet etmiş, Türk siyasi tarihinde ve demokrasi mücadelemize önemli katkılar sunmuş olan 4’üncü Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal’ı vefatının 1’inci yıl dönümünde saygıyla, rahmetle ve şükranla anıyorum. Büyük acının, 6 Şubat Depremleri’nin 1’inci yıl dönümünde yaşananların ağırlığını sanki dün gibi hissediyoruz. Kağıttan yapılmış gibi yıkılan binaları, o binaların altında yitip giden hayatları, yakınlarından iyi bir haber alabilmek için bekleyen vatandaşlarımızı ve tüm bunlar olurken sadece seyreden iktidarı unutmadık. Herkesin bildiğini, yaşadığını ve konuştuğunu Sayın Erdoğan, insan aklının ve vicdanının kabul etmeyeceği, ‘Bu kadar da kötülük olmaz’ dedirtecek sözlerle Hatay’da itiraf etti. ‘Oy vermezseniz hizmet yok’ ne demek? Sen depremde yerle bir olmuş, taş üstünde taş kalmamış, en az 22 bin kişinin öldüğü Hatay’ı hizmet getirmemekle nasıl tehdit edersin Sayın Erdoğan? Sen nasıl bir adamsın? Sen nasıl bir Cumhurbaşkanısın? Bu tehdit diline; bu halkını küçük gören, aşağılayan, diz çöktürmeye çalışan kibirli anlayışa en güzel cevabı Hatay halkı ve milletimiz verecektir. 11 ilde milyonlarca vatandaşımızdan devletin sıcak elini esirgeyen bu hükümet, 21’inci yüzyılda boş vaatlerle depremzedeleri kandırmakta bir sakınca görmedi. 1 yıl içinde, 319 bin konutu teslim edeceğini söyledi, söylediğinin 7’de 1’ini yaptı.
“SEN NASIL BİR İNSANSIN ÖZHASEKİ? YILLARCA BAKANLIK YAPTIN, HİÇ Mİ İNSANLIK ÖĞRENMEDİN”
Televizyonlarda kampanyalarla toplanan 115 milyar liranınsa nereye harcandığı hala belli değil. Ama deprem bölgesine harcanmadığı kesin. Çünkü hala milyonlarca vatandaşımızın en temel ihtiyaçları karşılanmadı. Barınacak yerleri yok. Temiz içme suları, hijyen koşullarının sağlandığı tuvaletleri yok. Gidecek bir okulları, çalışacak bir işleri, tedavi olacakları hastaneleri yok. İnsanlar yaşadıkları mağduriyetler nedeniyle yakınlarının, kayıplarının yasını bile tutamadı. Her şey bu kadar ortadayken insanı insanlığından utandıran bir açıklama daha yapıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki’ye göre depremzedeler, ‘Bak evimiz yıkıldı ama iyi olmuş, villamız oldu’ diyorlarmış. Sen nasıl bir insansın Sayın Özhaseki? Yıllarca bakanlık yaptın, bu millete hizmet ettin, hiç mi insanlık öğrenmedin? Orada insanlar öldü, çocuklar öldü; aileler, hayatlar yok oldu, yıkıldı. Bakan Özhaseki kalkmış, ‘Depremzedeler deprem oldu, oh ne iyi oldu, villa sahibi olduk diye seviniyorlar’ diyor.
“VİCDANSIZLIKTA, İNSAFSIZLIKTA, UTANMAZLIKTA SINIR TANIMAYAN BU ZİHNİYET, BU MEMLEKETİN BAŞINA GELMİŞ EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR”
AKP’nin her olaydan siyasi rant ve oy devşirme çabası artık rezil bir boyuta ulaştı. Vicdansızlıkta, insafsızlıkta, utanmazlıkta sınır tanımayan bu zihniyet, bu memleketin başına gelmiş en büyük kötülüktür. 50 binden fazla yurttaşımız canlı canlı toprağa gömüldü. Birçoğunun hala mezarları yok. Biz, 6 Şubat’ta CHP olarak depremzede vatandaşlarımızın yanındaydık. Acıların birleştirdiği, İstanbul’dan Hatay’a, Ankara’dan Maraş’a, İzmir’den Osmaniye’ye kurulan dayanışma köprülerini daha da güçlendirmek için 11 ilimizde vatandaşlarımızla birlikteydik. Yitirdiğimiz canlarımızı andık. Hatay Kırıkhan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin açılışını yaptık. Dayanışmanın gücünü nasıl arttıracağımızın notlarını aldık. Kötülüğe karşı iyiliğin kazanacağını biliyoruz. Yaraları sarmak için elimizden geleni yapmaya, depremzedelerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de bu rant düzenini bitireceğiz. Depreme dirençli kentleri halkımızla birlikte yeniden inşa edeceğiz.
“KENDİNİZİ BİR AN İÇİN BİR DEPREMZEDENİN YERİNE KOYUN”
Buradan iktidara, sarayda şatafat içinde yaşayanlara sesleniyorum: Kendinizi bir an için bir depremzedenin yerine koyun. Bir gecede evinizi, barkınızı, her şeyinizi kaybettiniz. Belki başka bir şehre göç etmek zorunda kaldınız. Bu ekonomik şartlarda başka bir şehirde nasıl yaşarsınız? Yardımın tehditle verildiği, hizmetlerin götürülmediği depremde yıkılan memleketinizde nasıl yaşarsınız? 1 yıldır hayatları hiç düzelmeyen, ‘Önceden hayat nasıldı? Sıcak bir evde yaşamak nasıl bir şeydi’ sorularını kendilerine soran milyonlar var. Maddi-manevi tükenen bu insanların yerine kendinizi koyun. Bu yoklukla nasıl baş edersiniz? Son 1 senede, çay fiyatı yüzde 90 artmış. Kuzu eti yüzde 129, dana eti yüzde 109 artmış. Patates fiyatı yüzde 99, ekmek yüzde 57 oranında artmış. Meyve ortalama yüzde 88 oranında artmış. Peki emekli maaşı kaç lira? 10 bin lira; açlık sınırı, 15 bin lira. Bu ekonomik koşullarda depremzede hayata nasıl tutunsun? İnsanlar hayatlarını nasıl idame ettirsin? Biz bunları konuşmaktan utanıyoruz ama bu ülkeyi yaşanmaz hale getiren 22 yıllık AKP iktidarı hiç utanmıyor.
“TÜİK, HANGİ ÜLKENİN ENFLASYONUNU AÇIKLIYOR BİLMİYORUZ AMA TÜRKİYE OLMADIĞI KESİN”
AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, et yardımını 2 bin 500 TL’ye çıkaracağının müjdesini vermiş. Sayın Mansur Yavaş, bu yardımı zaten yıllardır yapıyor. Ama abesle iştigal olan ne biliyor musunuz? Siz 22 yıldır bir ülkeyi tek başınıza iktidar olarak yöneteceksiniz, insanları ete muhtaç hale getireceksiniz ve sizin AKP’li belediye başkan adayınız et yardımını seçim vaadi yapacak. İnsanda biraz utanma duygusu olur. İnsanın biraz olsun yüzü kızarır. TÜİK, hangi ülkenin enflasyonunu açıklıyor bilmiyoruz ama Türkiye olmadığı kesin. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 65, gerçek enflasyon ise yüzde 129,11. Devletin en önemli kurumlarından biri olan TÜİK, AKP’nin oyuncağı haline geldi. AKP döneminde, nice köklü devlet kurumları gibi TÜİK’in de içi boşaltıldı. Liyakatsiz atamalarla TÜİK, bağımsızlığını yitirdi. İnandırıcılığıysa hiç kalmadı. Sonuç, iktidarın baskısıyla yapılan trajikomik açıklamalar…
“O ZAT KENDİNİ HEM EKONOMİST, HEM ÇİFTÇİ, HEM HAKİM, HEM DE MÜHENDİS SANIYOR”
Bakın, AKP Türkiye’sinde bugün 1 tane patates 8 lira. Tek bir patates… 1 patlıcan, 12 lira 69 kuruş. Tek bir domates 10 lira 63 kuruş. ve bu fiyatlar çok mütevazı bir marketten alınan fiyatlar. Hayaldi, gerçek oldu. Vatandaşın artık dayanacak gücü kalmadı. Ama AKP, hala daha kendi derdinde. Kendi iç hesaplaşmaları nedeniyle 5 yılda, 5 Merkez Bankası başkanı değiştirildi. Merkez Bankası demişken geçtiğimiz hafta, Merkez Bankası’nın yeni başkanı enflasyonla ilgili bir toplantı yaptı. Bu toplantıdan vatandaşın payına seçim sonrasında elektrik ve doğal gaza yapılacak zamlar düştü. Çok açık söyleyelim: AKP 5 değil, 15 başkan değiştirse de sonuç değişmeyecek. Çünkü gömleğin ilk düğmesi 2018’de yanlış iliklendi. Bütün yetkiler tek adama verildi. Şimdi o zat kendini hem ekonomist, hem çiftçi, hem hakim, hem de mühendis sanıyor. Yok ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle’ yok ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla…’ Deprem döneminde, pandemide, kritik süreçlerde bu ülke, bu millet bu rezillikleri yaşadı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni mahvettiniz. AKP, devletteki bütün dengeyi bozdu, denetlemeyi ortadan kaldırdı.
“ERDOĞAN, SEN HALKTAN BİRİ DEĞİLSİN”
Recep Tayyip Erdoğan, kendini her şey sanabilir ama ona ne olmadığını biz söyleyelim; Sayın Erdoğan, sen artık halktan biri değilsin. Sen sırça köşklerde, bin odalı saraylarda lüks ve şatafat içinde yaşayan, halkın dertlerinden bihaber, hamasetle toplumun inançlarını, milli duygularını sömürerek koltuğunu korumaya çalışan bir adamsın. AKP dönemi, gelir grupları arasında uçurumların oluştuğu bir dönem olarak tarihe geçti. Dar gelirliden alıp zengine veren böyle bir iktidar daha önce gelmedi. Servetten vergi almıyorsun, dar gelirliden alıyorsun. Vergide adaleti sağlamak istiyorsan herkesten gelirine göre vergi alacaksın. Bunları söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. KDV ve ÖTV’yi düşürün. Ek MTV gibi yeni icatlar çıkarmayın. Vatandaşın sırtından alın bu yükü. En zengin yüzde 20, toplam gelirin yüzde 49’unu alıyor. Geriye kalan yüzde 80 de yüzde 51 ile yaşamaya çalışıyor. En yoksul yüzde 20’nin payıysa yüzde 6. Bir zamanların ‘orta direk’ diye tabir edilen kesimi artık yok. Çünkü siz, gelir dağılımındaki adaletsizliği derinleştirdikçe orta direk yoksullaştı.
“KAMU KAYNAKLARINI, ZENGİNLİĞİNE ZENGİNLİK KATMAK İÇİN KULLANAN ‘TEŞVİKLİ BAKAN’IN OTEL PROJESİ DERHAL DURDURULMALIDIR”
Amacınız, vatandaşı yoksulluk yardımlarına muhtaç bırakıp yoksulluğu yönetmek. 2022’de yoksulluk yardımı alan hane sayısı 4 buçuk milyona çıktı, Kişi sayısıysa 18 milyon oldu. Yoksulluk yardımlarıyla övünen AKP hükümetinin bakanlarıysa dünyalıklarını yapmakla meşgul. Bakanlık maaşını bilmediğini ve bağışladığını söylerken bununla övünen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un son 6 yıldır aldığı teşvikler ortaya çıktı. Anlıyoruz ki aldığı bu teşviklerin yanında zaten maaşa hiç ihtiyacı yokmuş. Bakan Ersoy’un, son 6 yılda devletten aldığı teşvik tutarı tam 4 buçuk milyar lirayı bulmuş. Vay be! Gemicikli Erdoğan’ın teşvikli bakanları… Bakın, bir kültür bakanının görevi, ülkenin tarihi ve kültürel mirasını korumak ve geliştirmektir. Ama Erdoğan’ın ‘teşvikli kültür bakanı’ bunu yanlış anlamış ki ülkenin tarihi ve kültürel mirasını değil, kendi mirasını korumaya girişmiş. Bakan Ersoy’a teşvikler yetmemiş bir de şirketine, hazineye ait orman arazisine otel yapma izni almış. Bu alanlar, özenle korunması gereken doğal ve kültürel değerlerdir ve ticari amaçlarla kullanılmaması da Anayasa’nın amir hükmüdür. Kamu kaynaklarını, zenginliğine zenginlik katmak için kullanan ‘teşvikli bakan’ın otel projesi derhal durdurulmalıdır.
“TIPKI SANTA MARİA KİLİSESİ’NDE OLDUĞU GİBİ ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDEKİ TERÖR SALDIRISI DA TÜRKİYE’DEKİ İSTİHBARAT VE GÜVENLİK ZAFİYETİNİ BİR KEZ DAHA ORTAYA KOYDU“
Ülkece 6 Şubat felaketini andığımız günde, terör yine pusudaydı. İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne gerçekleşen hain terör saldırısında bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Allah’tan rahmet, ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum. Terörü lanetliyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Teröristleri etkisiz hale getiren kahraman emniyet görevlilerimize de bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz. Terörün, huzurumuzu ve birliğimizi bozmasına izin vermeyeceğiz. Fakat huzurumuzu bozmaya çalışan sadece terör değil, terör kadar tehlikeli AKP hükümeti ve yancısı MHP’dir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, İstanbul Çağlayan Adliyesi’ndeki terör saldırısını CHP’ye bağlama şuursuzluğunda bulundular. Bu bizi şaşırtmadı. Her seçim öncesinde olduğu gibi adil ve eşit bir yarışı göze alamayan iktidar ve payandası, fütursuzca iftira atmaya başladı. Oysa ki tıpkı Santa Maria Kilisesi’nde olduğu gibi Çağlayan Adliyesi’ndeki terör saldırısı da Türkiye’deki istihbarat ve güvenlik zafiyetini bir kez daha ortaya koydu. Durum bu kadar açıkken, bu hain saldırıları CHP’li belediyelerle özdeşleştirmeye çalışmak en hafif tabiriyle kişiliksizlik, karaktersizliğini ve alçaklıktır.
“AKP VE MHP’YE SESLENİYORUM: CHP’Yİ TERÖR ÖRGÜTLERİYLE AYNI CÜMLEDE KULLANAMAZSINIZ”
AKP ve MHP’ye sesleniyorum: CHP’yi terörle, terör örgütleriyle aynı cümlede kullanamazsınız. CHP, bu devleti kuran partidir. Bugüne kadar yıllarca insanlarımızın milliyetçi duygularını sömürerek siyaseten var oldunuz. HÜDA-PAR ile aynı safta olan sizler, terör örgütleri konusunda ahkam kesecek konumda değilsiniz. Sizin safınız, Gaffar Okkan’ın katillerinin safıdır. Siz önce Sinan Ateş cinayetinin hesabını verin. Kendi evladına sahip çıkmayanlardan milliyetçi olmaz. Bir terör saldırısından medet umacak kadar acizsiniz. MHP Genel Başkanı da bu acizlikten nasibini almış olmalı ki DEM Parti’nin İstanbul’da aday çıkarmasına sinsi bir planın parçası demiş. Sayın Devlet Bahçeli, bir rekabetten nasıl sinsi bir plan çıkardı bilemiyoruz ama sinsilik deyince bu ülkedeki tek adresin kendisi olduğunu biliyoruz. Şu son günlerde yaşananlar gösterdi ki iktidarın adil ve eşit bir seçime girme cesareti yok. Bu nedenle akıllarına gelen her yönteme başvuruyorlar.
“TEHDİT SİYASETİ SENİN İŞİN. BİZİM İŞİMİZ GÜCÜMÜZ TÜRKİYE”
Resmi Gazete’de bir yönetmelik yayımlandı. Neymiş, Saray’dan onay alamayan hiçbir belediye bundan sonra yatırımlarını tamamlamak için borç alamayacakmış. Yani Erdoğan’ın deyimiyle buyruklarına uymayanlar cezalandırılacak. Nerede? Bir asırdır, tam 100 yıldır Cumhuriyetle yönetilen Türkiye’de. Bu düzenleme hukuka, eşitliğe, adalete ve demokrasiye tamamen aykırı. Erdoğan, CHP’li belediyeleri engelleyebilmek için özel bir çaba sarf ediyor. AKP’li belediyelere sınırsız imkanlar sunulurken CHP’li belediyelere türlü türlü engeller çıkarılıyor. Acil ihtiyaç duyulan metro yapımına izin verilmiyor, otobüs alımına onay çıkmıyor. Hiç önemli değil. Sayın Erdoğan, sen seçmeni tehdit ettikçe gerçek yüzünü daha fazla insan görüyor. Sen tehditlerini sürdürdükçe iktidarı kaybetmekten ne kadar korktuğunu çok iyi anlıyoruz. Tehdit siyaseti senin işin. Bizim işimiz gücümüz Türkiye.
“TÜRKİYE İTTİFAKI BU ÜLKEDE ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRECEK. CHP, HERKESE ÇOK İYİ GELECEK”
Dürüst ve ahlaklı belediye başkanlarımızla güven içinde yaşanacak. Yağmalanmayan kentlerde halkımız için çalışmaya devam edeceğiz. Liyakatle yönetilen, çaresizliği değil umudu büyüten, tüm engellemelere rağmen hizmetleri aksatmayan, sorunlara bir bir çözüm üreten belediyecilik anlayışımızı memleketin dört bir yanına götüreceğiz. 31 Mart seçimlerinde, sandıkta kuracağımız Türkiye İttifakı, bu ülkede çok şeyi değiştirecek. CHP, herkese çok iyi gelecek. MYK toplantımızı tamamladık, PM toplantımızın birinci aşamasını tamamladık, bir ara verdik. PM toplantımızda 100’üncü yıl affı nedeniyle birçok geçmiş dönemde parti üyemiz olan arkadaşımızın af talepleri görüşüldü. PM’mizin ikinci oturumu gerçekleştikten sonra, adaylaşan arkadaşlarımız kamuoyuyla bir bültenle paylaşılacak.”
“HATAY ADAYIMIZIN GERİ ÇEKİLMESİ GİBİ BİR GÜNDEM OLMADI”
Yücel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yücel, “Hatay Belediye Başkan Adayınız Lütfü Savaş’ın yeniden değerlendirilmesi masadaydı. Yine sanatçı Haluk Levent’e teklif götürüldüğü gündeme geldi. Bununla ilgili ne söylersiniz” sorusuna, “MYK ve PM toplantımızın böyle bir gündemi olmadı. Kurumsal düzeyde Sayın Haluk Levent’e ya da başka bir kişiye adaylık teklif edilmesi gibi bir şey söz konusu değil. Hatay adayımızın geri çekilmesi gibi bir gündem olmadı” yanıtını verdi.
CHP’li Yücel, “CHP’nin İzmir ilçelerinde gösterdiği adaylar açısından Karaburun ilçesi örneğindeki gibi bir beklenti oluştu Çiğili’nin ardından. Geri çekilme örneği olarak başka ilçeleri gündeme alacak mısınız? Gelecek Partisinden Selim Temurci’nin bir açıklaması oldu. Saadet Partisi Grubuna verdiğiniz desteği ya da Gelecek Partisi nezdinde bir girişimde bulunulmasını düşünüyor musunuz yeniden” sorularına, şöyle yanıt verdi:
“İzmir’in Karaburun ilçesi ya da başka ilçelerinin geri çekilmesi gibi bir gündemimiz de olmadı. Gelecek Partisi adına, Selim Temurci’nin açıklamasını takip edemedim, bu konuda da bir gündemimiz olmadı.
Yücel, “Bugün tüm adaylar açıklanacak mı” sorusuna, “Olabilir, ihtimal dahilindedir” yanıtını verdi.
“GENEL SEÇİMLERDE YAPILAN İTTİFAK GERİDE KALDI”
Yücel, “CHP seçmeninin oylarıyla Meclis’e taşınmış milletvekillerinin başka partinin grubu altındayken sizin İstanbul adayınızı değil, Cumhur İttifakı’nın adayını desteklemesi sorun değil mi” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Genel seçimlerde yapılan ittifak, geride kaldı. O dönemin koşulları bunu gerektirdi. Şu anda bir yerel seçim arifesindeyiz. Yerel seçimin dengeleri farklıdır. Siyasi partiler, istedikleri adayı çıkarabilir. Siyaseten geçmişte bir birliktelik yapılıp da daha sonra buna aykırı hareket edilirse bunun seçmen nezdinde bir karşılığı elbette olur. Biz ittifakımızı sandıkta kuracağımızı, Türkiye İttifakı kuracağımızı, İstanbul ittifakı kuracağımızı defaatle ifade ettik. Neticede herkes istediği adayı destekleyebilir. Bu demokrasinin olmazsa olmazıdır.”
“HALUK LEVENT’E KURUMSAL DÜZEYDE BİR ADAYLIK TEKLİFİ YAPILMADI”
Yücel, “Af talebi kabul edilen isimler var mı? Haluk Levent kendisi tweet de attı, yalanlamış mı oluyorsunuz” sorularını şöyle yanıtladı:
“Haluk Levent’in tweet’ini takip edemedim. Ama CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü olarak şunu çok rahatlıkla ifade edebilirim: Kurumsal düzeyde bir adaylık teklifi yapılmadı, yapılsaydı benim bilgim olurdu, bunu da sizinle paylaşırdım. Af talepleri oylaması devam ederken ben basın toplantısına indim. Sonuç hakkında bir bilgim yok. PM toplantımız bittiğinde, sayım yapıldıktan sonra af talepleriyle ilgili de sonuçlar sizinle paylaşılır.”
CHP Sözcüsü Yücel, “Bu son PM toplantısı mı olacak? CHP Türkiye’deki tüm seçim çevrelerinde belediye başkan adayı çıkaracak mı” sorularına şöyle yanıt verdi:
“PM toplantımız son toplantı diye bir karar yok. YSK takvimi el verdiği sürece adaylaşmalarla ilgili PM toplantısı yapılabilir. Bugün hepsi de çıkabilir. Arkadaşlarımızın bu konuda çalışmaları, hazırlığı var. Tüm seçim çevreleriyle ilgili çalışmamız henüz bitmedi.”