BM raportörlerinden Alexandra Xanthaki, Farida Shaheed, Clement Nyaletsossi Voule ve Irene Khan imzasıyla yayımlanan yazılı açıklamada, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın mağdurlarıyla açıkça dayanışma içinde olduklarını ifade edenlere yönelik dünya genelinde saldırı, misilleme, suçlu sayma ve yaptırım dalgasından endişe duyulduğu belirtildi.
Açıklamada, “Gazze’deki şiddete ve saldırılara son verilmesi, insani ateşkes çağrıları veya İsrail hükümetinin politika ve eylemlerine yönelik eleştiriler, pek çok bağlamda yanıltıcı bir şekilde terörizme ya da antisemitizme destekle eş tutuluyor. Bu durum ifade özgürlüğünü bastırıyor ve kamusal yaşama katılmaya yönelik bir korku atmosferi oluşturuyor.” ifadeleri yer aldı.
İsrail’i destekleyen veya destekliyormuş gibi algılananlar ya da 7 Ekim saldırısının ardından İsrail’in acılarını paylaşanlara antisemitik söylemlerde ve hoşgörüsüzlükte artış yaşandığı belirtilen açıklamada, “Bu durum, ılımlı görüşlere çok az alan bırakıyor.” değerlendirmesine yer verildi.
Açıklamada, sanatçılar, akademisyenler, gazeteciler, aktivistler ve sporcuların, öne çıkan rolü ve görünürlükleri nedeniyle sert eleştirilere maruz kaldığı hatırlatılırken, “İnsanların, ister bir taraftan, ister diğer taraftan veya her taraftan da ağır insan hakları ihlallerinin mağdurlarıyla dayanışma gösterme ve onlar için adalet talep etme hakkı vardır.” ifadeleri kullanıldı.
“BU TÜR EYLEMLER BARIŞI İNŞA ETME ÇABALARINA ZARAR VERİYOR”
İsrail ve Batılı ülkelerde, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklardaki saldırıları hakkında eleştirel haber yapan veya Filistin yanlısı görüşleri ifade eden gazeteciler ve medya kuruluşlarının tehdit ve ayrımcılığa maruz kaldığı kaydedilen açıklamada, bu durumunda, basın özgürlüğü ve kamuoyunun bilgilenme hakkı için gerekli olan haber çeşitliliğini olumsuz etkilediği vurgulandı.
Filistin yanlısı protestoları suç sayıp “nefret protestoları” olarak etiketlemek ve bunları önleyici olarak yasaklama yönündeki son derece rahatsız edici bir eğilimin olduğunun altı çizilen açıklamada, bunun çoğunlukla kanıta dayalı bir gerekçe sunmadan ve ulusal güvenliğe yönelik riskleri öne sürerek yapıldığı belirtildi.
Açıklamada, “Bu tür eylemler yalnızca Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin (ICCPR) 21. maddesi tarafından güvence altına alınan protesto hakkını ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda demokrasiye ve barışı inşa etme çabalarına da zarar veriyor.” ifadelerine yer verildi.
BM ÖZEL RAPORTÖRLERİ
BM özel raportörleri, İnsan Hakları Konseyinin özel mekanizmaları olarak tanınan sürecin bir parçası olarak biliniyor.
BM İnsan Hakları sistemindeki “bağımsız” özel mekanizmalar, Konseyin belirli bir ülkenin durumunu veya dünyanın herhangi bir yerindeki tematik sorunları ele alan bağımsız bilgi toplama ve izleme mekanizmaları olarak öne çıkıyor.
Kurumun bünyesinde bulunmayan özel mekanizmaların uzmanları, gönüllülük esasına göre ve bağımsız olarak çalışmalarını yürütüyor.